TarihHukuk

Adalete İsyan; İstiklal Mahkemeleri

Yakın dönem Türk tarihinde hukuk garabetlerinin belki de en büyüğü istiklal mahkemeleridir. İnsanoğlunun temel hakkı olan savunma hakkını gasp etmiş, taraflı yargılamalar yapılmış, devrimi korumak adına hak ve hukuk yok sayılmıştır. Burada ideolojik bir yaklaşımdan ziyade hukuksal olarak
mahkemeleri ve yargılama süreçlerini inceleyeceğiz.

İstiklal Mahkemeleri

Kuruluş ;

istiklal mahkemeleri

İstiklal mahkemeleri 18 Eylül 1920 tarihinde milli mücadele devam ederken savaştan kaçan askerleri, yağma, bozgun yada talan fiillerini işleyen suçluları yargılamak üzere özel bir kanunla meclis tarafından kurulmuş mahkemelerdir. 3 evreden oluşan mahkemelerin 2.evresi 30 Temmuz 1921’den 1923 yılının Ekim ayına kadar devam etmiştir. 3.evre ve hukukun ayaklar altına alındığı son dönem mahkemeler ise 1923’ten 1927’ye kadar sürmüştür.

Mahkemeler;

İlk evre mahkemeler 8 tane olup bunlar; Ankara, Eskişehir, Konya, Sivas, Kastamonu, Isparta, Pozantı, Diyarbakır’da kurulmuştur. İkinci dönem mahkemelere ilk evreden fazla olarak Yozgat eklendi. Üçüncü evre mahkemeler ise Şark İstiklal Mahkemesi adıyla Diyarbakır’da kurulmuştur bu mahkeme Şeyh Said İsyanı ile irtibatlı olanları ve doğudaki hilafet, saltanat taraftarlarını yargılamıştır.

Mahkeme Heyeti ;

mahkeme heyeti

Mahkeme heyeti TBMM’den gelen mebuslardan oluşmaktadır. En bilinen isimler Ali Çetinkaya(Kel Ali), Kılıç Ali, Necip Ali Bey, Dr. Reşit Galip, Vasıf Çınar’dır.

Yargılamalar ;

Mahkemeler bir adalet mekanizması olmaktan çok rejim aleyhtarları için kurulan bir tiyatro işlevi görmüş, öyle ki ifadesi alınmayan, yargılaması dahi yapılmayan sanıklar hakkında karar verilmiş daha sonra ifadesi alınmıştır. Yakın tarihimizde hafızamızda derin bir iz bırakan mahkemeler ve bu mahkemelerin hakimlerinden ne yazık ki hesap sorulmamıştır. Kararların doğru yanlış olduğuna bakılmaksızın ‘milli mücadele’ dönemi olduğundan hareketle usulsüz yargılamalar gerçekleştirilmiştir. Mahkemelerde yargılamaları yapan kişiler ise meclis tarafından görevlendirilmiş mebuslardan olup, meclise yapılan yargılamalar ile ilgili doğru bilgi aktarılmamış, hukuka aykırı yapılan yargılamalar için soruşturma dahi açılmamıştır.

Yargılama Örneği ;

Burada mahkeme heyetini; Kılıç Ali, Ali Çetinkaya (Kel Ali) ve Reşit Galip oluşturmaktadır. Sanık ise İhsan El-Mevlevi vatana ihanetten ve İngilizlerle işbirliği yapmaktan dolayı suçlanıyor.
S: Ali Çetinkaya
C: İhsan El-Mevlevi
– S: Senin tarikata intisâbın var mı?
– C: Mevlevî tarikatına var efendim.
– S: Ne vakitten?
– G Efendim, küçük idim. Pederim tarafından intisap ettirilmişim.
Konya’da düğün varmış. Pederimi çağırdılardı. Ben de gittim. Yirmi gün kaldık.
– S: Niçin gittiniz idi?
– C: Pederim Karagöz oynatırdı. Orada düğüne gitti.
– S: Buraya doğrudan doğruya mı mümeyyiz olarak tâyin edildin?
– G Hayır kâtip olarak.
– S: Vekil kimdi?
– C: Vâsıf Bey
– S: Kaç kuruş maaş alırsın?
– C: 3000 kuruş.
– S: Burada mücâdele senelerinde o kadar fedâkârlık edenler, çalışanlar
aç kalırlar. Senin gibi pis, murdar bir adamı getirir oraya sokarlar. İstanbul’da kimlerle mektuplaşırsın?

Burada ki tutanaklar 1926’da Ankara İstiklal Mahkemelerine ait TBMM’nin yayınlanmış olduğu resmi evraklardan bir kesittir. Görüldüğü üzere mahkeme heyeti sanığın savunma hakkını kullanmasına izin vermeyerek, askeri bir hiyerarşi içerisinde soru-cevap odaklı muhakeme yapmıştır. Hukukun en temel ilkeleri masumiyet karinesi, tarafsız yargılama, sözlü müdaafa hakkı kısıtlanmış ve engellenmiştir. Mahkeme üyelerinin yargılama esnasında sanık hakkında ki hakaretleri ayrı bir garabettir.

istiklal

Dünya tarihinde ilkel kabilelerde bile görülmeyen bu muhakeme örnekleri, devrimleri korumak ve inkılaplara yönelik eleştirileri bastırmak gayesiyle yargısız infaz yapmıştır. Tarihimizin bu utanç dolu hukuka aykırı uygulamaları vesilesiyle haksız yargılanan sanıklardan pek çoğu daha sonra iade-i itibar yapılmak suretiyle toplum nezdinde hak ettikleri itibarı geri kazanmıştır. Ancak idama mahkum edilen ve cezaları infaz edilen pek çok masum haksız bir şekilde canını kaybetmiştir.

Benzer yazıları okumak için buraya tıklayınız.

You may also like

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

More in:Tarih