Gündem

Mavi Vatan Bağlamında Türk Dış Politikası

Mavi Vatan,2015 sonrası özellikle Doğu Akdeniz’de tansiyonun yüksek olduğu dönemde Türkiye’nin kara parçası gibi gördüğü 462 km2 ’lik deniz alanını uluslararası hukuktan doğan hakları ile aktif ve askeri güçle korumaya dayanan bir doktrindir. Mavi Vatan kavramını ilk olarak 2006 ayında Emekli Amiral Cem Gürdeniz tarafından kullanılması ve Müstafi Amiral Cihat Yaycı görevdeyken haritanın kendisi tarafından belirlenmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2019 yılında Deniz Harp Enstitüsü’nde Mavi Vatan haritası önünde fotoğraf vermesi doktrininin devlet tarafından benimsendiğini göstermektedir.

mavi vatan

mavi vatan

Yunanistan’ının Doğu Akdeniz’de ki maksimalist yaklaşımlarına karşı Türkiye’nin 2019 da gerçekleştirdiği Mavi Vatan Tatbikatı resmi doktrin olmasına yol açtığını söyleyebiliriz. Tatbikatın üç denizde birden yapılması ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en büyük tatbikat olması, Türkiye’nin bölgede oluşan ittifaklara ve özellikle Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyetine (GKRY) karşı kararlı duruşunu göstermektedir. 2003 yılında Avrupa Birliği (AB) tarafından fonlanarak çizilen Seville Haritası, Yunanistan ve GKRY tarafında kaynak gösterilerek Türkiye’yi Akdeniz kıyılarını hapsetmeye çalışmaktadır ve GKRY bu haritayı kaynak göstererek 2004 yılında Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan etmiştir. Ayrıca AB İlerleme Raporlarında haritanın kaynak gösterilerek Türkiye’nin hedef gösterilmesi ve bölgede kendisine karşı oluşan ittifaka, Türkiye realist paradigmayla hareket ederek ulusal çıkarlarını korumak amacıyla gambot diplomasisini ((Gunboat Diplomacy) uygulamasını zorunlu kılmıştır. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’nin üç sondaj (Fatih, Yavuz, Kanuni) ve 2 sismik araştırma gemisine (Barbaros Hayreddin Paşa, Oruç Reis) sahip olması doktrinde ki menfaatlerin yerine getirilmesinde önemli bir unsurdur.

Dünyada özellikle hegemon güç olan ABD’nin bir emperyal gerileme yaşaması ve uluslararası sistemin, çok kutuplu sisteme dönüşmesi bölgesel güçteki devletlerin manevra alanını genişletmesine sebep olmuştur. Türkiye’nin de Ortadoğu ve Afrika’da uyguladığı dış politika ve özellikle Doğu Akdeniz’de, Mavi Vatan doktrini kapsamında Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Münhasır Ekonomik Bölge Antlaşması ve imzalanan Güvenlik ve Askeri İş Birliği Anlaşması karşına küresel güçlerin çıkmasına neden olmuştur. Özellikle Fransa’nın sömürge çıkarlarına dokunulduğu için Macron tarafından dile getirilmektedir. Halihazırda bir Avrupa ordusunun kurulmasına isteyen Fransa sürekli ‘’NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir’’ ifadeleri ile ve sahada NATO müttefikliğini sığmayacak hasmane tavırlarıyla bunu göstermektedir. Bölgede Türkiye’ye açık şekilde hasmane tutum sergileyen bir diğer ülkede BAE’dir. Özellikle Müslüman Kardeşler karşıtı politika izleyen ve Körfez İş birliği Teşkilatında 2017’de Katar ablukasında ciddi rol alan BEA, Türkiye karşıtı politikalarını da en üst merciler tarafından dile getirmiştir. Hâlihazırda BAE’nin, Fransa’nın ciddi bir müttefikidir ve kısa bir geçmişe gittiğimizde, Sarkozy döneminde Fransa tarihinde ilk kez sömürgeci gerekçeler olmaksınız toprakları dışında BAE ile 2009 yılında askeri üs anlaşması yapmıştır. Bölgede Fransa-Yunanistan-BAE’nin ortak tatbikat yapması bu bağlamda değerlendirilebilir.

Mavi Vatan: Son Durumu

Son zamanlarda, Yunanistan bölgede yürüttüğü diplomasi ile Mısır ile MEB anlaşmasını imzalamadığı taraflar tarafından açıklandı, bu anlaşmada özellikle ABD Dış İşleri Bakanın Pompeo’nun Mısır’a baskı yaptığı ve bunun sonucunda bu kısmi anlaşmanın gerçekleştiği gözükmektedir. Mısır bunu istihbarat görüşmeleriyle tepkilerini Türkiye’ye dile getirmiştir. Mısır’ın ses çıkaramamasının sebeplerinin başında Sisi’nin meşruluğunu sağlamak için yaptığı söylenebilir. Özellikle Mısır’ın bu MEB ile ciddi deniz alanlarında vazgeçtiği görülüyor ve anlaşmada Meis Adası’nın bulunmaması Yunanistan’ın tutarsızlığını gösterdiğini söyleyebiliriz. Yunan tarafının tutarsızlıklar sadece Doğu Akdeniz’de değil, Ege’de kara suları 6 mil olmasına rağmen hava sahası 10 mil olması da bir diğer tutarsızlıktır. Yunanistan Lozan dengesine bozarak adaları geçmişte de olduğu gibi silahlandırmaya devam etmesi maksimalist yaklaşımını Ege’de de göstermektedir.

Tüm bu durumlara baktığımızda, Türkiye uluslararası ilişkilerde devletlerin ebedi dostlukları yoktur, ebedi çıkarları vardır anlayışına göre hareket ederek bölge ülkeleri olan Mısır, Lübnan ve İsrail gibi ülkelerle Libya ile yapılan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası benzerini imzalayabilir, ayıca İsrail ile yapılan anlaşmanın Filistin’le de anlaşma yapmak anlamına ve yararına olduğu da bir diğer husustur. Doğu Akdeniz’de de MEB ilan ederek hem sahada hem diplomaside elini güçlendireceğini de söyleyebiliriz ve bu anlaşmalar bölgede daha güçlü konumda olmasına katkı sağlayacaktır. Böylece hem bölge ülkelerin kazancı hem de Türkiye’nin kazancı olacaktır ve bunla beraber Türkiye Mavi Vatan’da Yunanistan’ın maksimalist yaklaşımları bölge ülkeleriyle engelleyebilecek ve Yunanistan’ın bölgede manevra alanı daralacaktır.

Gündeme dair diğer yazılara buradan ulaşabilirsiz.

You may also like

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir