Gündem

Suriye Savaş Haritası ve Suriye Geçmişi

Suriye Savaş Haritası

Suriye 2.Dünya savaşı sonrası 1946’da Fransa’dan bağımsızlığı kazanan ve nüfusun %60 Sünni, %13 Hristiyan,%13’ü Nusayri mezhebine bağlı Arap Aleviler,%4 Dürzi ve %10 Kürt ve Türkmen’lerden oluşan bir ülkedir. Kuruluşundan bu yana İsrail karşıtı bir politika izlemiş ve bu süreçte Arap ülkeleriyle birlikte olmuştur.1948,1967 ve 1973 de gerçekleşen Arap-İsrail savaşlarına önemli rol oynamış ve ayrıca   1967’de 6 Gün Savaşında kaybettiği Golan Tepeleri ile İsrail’e karşı stratejik üstünlüğünü yitirmiştir.2.dünya savaşı sonrası bağımsızlıklarını kazanan Arap ülkeleri yeni bir ulus ve devlet inşa sürecine girmişlerdir. Soğuk Savaş yıllarında Ortadoğu’da sabah erken kalkanın darbe yapıldığı ülkeler arasında olan Suriye 1970’li yılında Hava Kuvvetleri komutanı ve Savunma Bakanı olan Hafız Esad gerçekleştirdiğiyle darbeyle ülke yönetimine el koydu.

aladdin-hammami

Aladdin Hammami

Kendisi bir Arap Alevisi olan Hafız Esad iktidarının ilk yıllarında nüfusun çoğunluğunu olan Sünnileri oluşturacağı rejime bağlı kılmak için Nusayriliği İslam’ın bir kolu olduğuna dair bir fetva çıkarttı. İktidarı boyunca kendi rejimini Baas Partisi üzerine yorumlamıştır ve 1973’te gerçekleştirdiği anayasa ile Anayasa’da Baas Partisini ‘’devlet ve toplumun hakim partisi’’ olarak tanımlamış ve ayrıca anayasada Suriye ‘’ demokratik, halkçı ve sosyalist bir devlet’’ olarak tanımlanmıştır. Hafız Esad oluşturduğu bu düzende devletin bütün kurumlarını kendi kontrolünde tutmuş, bu kurumlarda yönetici kısmının Nusayri mezhebine bağlı kişiler getirtmiştir, Özellikle güvenlikte askeri kuruma büyük önem vermiş ve silahlı kuvvetlerde hiçbir boşluk bırakmayarak burada rejime karşı olabilecek başkaldırıları engellemiştir. Ayrıca Nusayri kimlikli oluşturulan orduda rejime karşı yapılan isyanları çok sert biçimde bastırmıştır. 1980’de Hafız Esad’e yapılan başarısız suikastin kaynağının rejim tarafından Müslüman Kardeşler gösterilmişitir ve bu durum rejimi harekete geçirmişitir. Hafız Esad 1980’de ‘’Müslüman Kardeşlere üye olan her kimse suçludur ve idam edilecektir’’ yasası çıkartmıştır. Bu duruma karşı Suriye’de ki muhaliflerin ‘’Suriye İslam Cephesi’’ adı altında birleşmiştir fakat Hafız Esad emriyle Nusayri yönetimin kontrolünde bulunan ordu 1982’de Hama’da başlayan isyancı harekete ve  sivil ayrımı yapmadan yaklaşık 40 bin kişiyi öldürdü ve  Baas hükümeti’nin isyanı bastırmada ne kadar sert olduğunu gösterdi. Hafız Esad, karşıtı gerçekleşen isyanlara karşı iktidara geldiğinden ve ölümüne kadar olan süreçte işkence, toplu tutuklama ve idam gibi sert baskılarla karşılık verdi.

suriye savaş haritası

Hafız Esad tüm bu iç dinamikleri kendi Baas Partisi anlayışına göre düzenlerken dış politikada rejimin kendi güvenliği üzerine ve İsrail karşıtlığı üzerine inşa etmiştir. Soğuk Savaş döneminde 1956 yılında Suriye’nin Moskava’dan silah satın alması ve Sovyetlere yakınlaşması Türkiye-Suriye ilişikilerini gerginleşmiş ve buna karşılık Türkiye’nin sınıra 30 bin asker yığmasıyla kısa dönemli Suriye bunalımı meydana gelmiştir. Moskova-Şam işbirliği denge politikası çerçevesinde Hafız Esad döneminde silah alımları ile devam etmiş ve ayrıca 8 Ekim 1980’da Suriye Moskova Dostluk ve İşbirliği anlaşması imzalanmıştır. Sovyetler’in 1991’de çökmesi Suriye’nin uluslararası ortamda önemli bir müttefik kaybetmesine neden olmuştur. Ayrıca Suriye kendisi gibi Irak Yönetiminde bulunan Baas Partisi ile ideolijik farklıktan dolayı anlaşamamış ve mücadele içine girmişlerdir. Bir diğer ülke olan İran ile Ayetullah Humeyni önderliğinde gerçekleşen İran Devrimi sonrası rejimi tanıyan ilk ülke Suriye’dir ve bu ilişki günümüze kadar sürecek iş birliğini meydana getirmiştir ve bu ayrıca Suriye-İran eksenini de oluşturmuştur. Suriye kurulduğundan bu yana İsrail karşı politika izlemiş ve özellikle Lübnan’da Hizbullah’a, Filistin’de HAMAS’a verdiği desteklerle bunu göstermiştir. Bazı dönemlerde uluslararası ortamda büyük güçlerin haydut olarak niteledikleri devletlere karşı ambargo ve müdahale etme olasılığı bulunması nedeniyle ve bu devletlerin arasında Suriye’nin de olması, Hafız Esad yönetimin dış politika için rejimin güvenliği birinci öncelik görmesi sebebiyle bu dönemlerde ABD ile hareket ederek ve İsrail ile barış görüşmeleri yaparak uluslararası ortamda manevra alanını arttırmıştır.

suriye-israil

2000’de Hafız Esad’ın ölmesiyle oğlu Beşşar Esad yönetime geçti ve iktidarı boyunca babasının yolunu izleyen Beşşar Esad devletin dış politikası olarak rejimin güvenliğini ana amaç olarak benimsedi. Babası gibi İsrail karşıtı politika izleme ve Lübnan iç siyasetine müdaheleci politikalar yürüttü. Türkiye’nin benimsediği komşularla sıfır politika çerçevesinde gelişen ikili ilişkiler zamanla en üst seviyeye çıktı ve Türkiye Suriye’nin ekonomik ve siyasi olarak dünyaya açılmasına yardımcı oldu ve ayrıca Esad rejimi ülkede çok azda olsa demokratikleşme adımları attı.

Tüm bunlar meydana gelirken 17 Aralık 2010’da Tunus’lu Muhammed Bouazizi’nin kendini yakmasıyla Arap Baharı başladı ve tüm Ortadoğu’ya yayıldı. Süreç içerisinde ülkelerini uzun yıllar yöneten devrik liderler Hüsnü Mübarek(Mısır), Muammer Kaddafi(Libya), Zeynel Abidin Bin Ali(Tunus), Ali Abdullah Salih(Yemen) iktidarlarını kaybettiler. Bu süreçte meydana gelen protestolar kanlı bir iç savaşa yol açtı ve devrim sadece Tunus’ta başarılı oldu.

arap-bahari

Mart 2011 de Suriye’nin Dera ilinde bir kısım gençlerin okul duvarlarına ‘’Sıra sana da gelecek Esad’’ yazmasıyla başlayan protesto,rejimin cevap olarak çok sert müdahelesi  gerçekleşti ve protestolar dalga dalga tüm ülkeye yayıldı. Protestolar Baas rejiminin yıllardır halka uyguladığı baskıcı politikalara cevabıydı. Beşşar Esed rejimi tüm bu protestolara karşı babasının geçmişte Hama Katliamında uyguladığı sert politikalar gibi ülke çapında uyguladı ve Suriye’de meydana gelecek uzun dönemli bir iç savaş ve vekalet savaşına yol açtı. Diğer devrik liderler gibi olmayan Esad rejimi halkına kimyasal silah kullanarak direneceğini tüm dünyaya gösterdi. Esad rejimine karşı muhalifler Özgür Suriye Ordusu altında birleşti fakat lojistik ve ekipman olarak yetersiz ve silahlı kuvvetlerde hiç boşluk bırakmayan Esed rejimine karşı mücadeleleri zordu ve ayrıca uluslararası devletlerin özellikle ABD’nin muhalifelere tam destek vermemesi, Esad rejime devrilmesine neden olacak politikalar yürütmemesi ve bölgede hedefledikleri emperyal nedenlerden dolayı iç savaşın uzamasına neden oldu.

Özellikle Esad rejiminin 2015’te gücünün azaldığı dönemlerde rejimin davetiyle Rusya bölgeye yerleşmiştir ve Suriye ile yaptığı anlaşmalarla daha önce Sovyet döneminden kalan Tartus Deniz Üssü ve 2015’te Lazkiye’de yapılan Hmeymim Hava Üssünü 49 yıllığına kendisine tahsis etmiştir. Bunla beraber oluşan İran-Suriye-Rusya ekseni Türkiye’nin desteklediği muhaliflerin güçlerini azaltmıştır ve Türkiye’nin 2016’da sırasıyla başlattığı Fırat Kalkanı Zeytin Dalı Harekâtı, Barış Pınarı Harekâtı ve Bahar Kalkanı Harekâtı bölgede dengeleri değiştirdi. Özellikle Türkiye’nin kuzeyde oluşan terör kantonlarına karşı olmasına rağmen ABD’nin silah yardımı yapması ve AB’nin destek vermesi bölgede oynanan vekalet savaşlarını göstermektedir.  Suriye iç savaşında 6,7 milyon kişi mülteci konumuna düşmüş ve bunun yaklaşık 3,6 kişisine de Türkiye ev sahipliği yapmaktadır. Büyük devletlerin sorunu çözmek için çaba göstermemeleri ve özellikle İdlib’e sıkışan mültecilere ve orda bulunan muhalifelere karşı Rusya ve rejimin saldırılarının arttırması,iç savaşın devam etmesine ve yeni göç dalgasına neden olacaktır.

turkiye-suriye

“Suriye Savaş Haritası” benzeri yazıları okumak için buraya tıklayınız.

You may also like

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Next Article:

0 %