Romanesk Mimari
Romanesk Mimari (10yy-13yy)
Roma İmparatorluğunun yükseliş dönemindeki sanatın yeniden alevlenmesi ile oluşmuştur. Çıktığı dönem olan Ortaçağ’ın iktisadi yapısı feodal sistemdi. Kilisenin müthiş hakimiyeti vardı. Din adamları halkların gözdesiydi ve krallardan bile daha güçlüydüler. Kilisenin baskıcı otoritesi vardı. Haçlılar, İslam toprakları üzerine akınlar düzenleseler de Avrupa içerisinde krallıklar birbirleriyle çarpışıyorlardı. Krallıklar arasında mezhepsel farklılıklar vardı.
Hayatın ortasında mülkler vardı ve ticaret gelişim gösterdi. Kendi üretimini yapan şehirlerde, bankacılık ve bankerlik yapan merkezlerde limanlar gelişti bununla birlikte sanatta peşinden geldi. Roma İmparatorluğunu düşüş döneminde geride kalan şehirler tekrardan ön plana yerleşti ve Romanesk mimari akımı tüm Avrupa’yı, İngiltere dahil, etkisi altına alan ilk akım oldu.
Romanesk Mimarinin Özellikleri
Romanesk mimarisinde yapıların duvarları çok daha kalın ve korunaklı yapılırdı. Temel olarak moloz taş tercih edilirdi fakat bölgeden bölgeye de değişebilirdi, örneğin İngiltere de tuğlanın daha kolay bulunması sebebiyle tuğla kullanılarakta yapılan yapılar vardır. Taştan yapıldıkları için yapılar günümüze kadar gelmiş ve restore edilmesi çok daha kolay olmuştur. Taş yangın riskini bir miktar ortadan kaldırır ve muhteşem bir akustik sağlardı. Bu kadar çok taş kullanılması yapıyı daha ağır kılması sebebiyle taşıyıcı unsurlarda çok önemliydi. Taştan yapılmış tonozları taşımak için çok daha fazla payanda ve daha fazla yük taşıması için daha geniş fil ayakları kullanmışlardır. Yapılan her yapı adeta birer kaleyi andırırdı. Kendilerini daha fazla güvende hissetmek için yapılmıştır.
Korunaklılığın amacı dış etkiler olsa da aynı zamanda kilisenin gücünü göstermektir ve çok gösterişli yapılırdır. Örneğin iç mekan üzerinde tonozlar bulunurdu. Tonoz tavanı örtmesi için yapılan boşlukta uzanan bir tür kemerdir. Roma ve Bizans mimarisinde de gördüğümüz tonozlar, Romanesk dönemde de çok popüler oldu. Yangından koruma sağlıyor ve dayanıklılardır.
Romanesk dönemde daha çok beşik tonoz tercih edilmiştir. Her ne kadar taşıyıcı unsur olarak kullansalar da payandalarda yapıyı daha güzel göstermek için kullanılan unsurlardan bir tanesiydi. Yapıyı daha dekoratif göstermek için simetriyi, arkadı -arka tarafı boş ve üstü kemer dizi ile kapalı mekan-,oymacılık ve bazen klasik sütun başlıklarını –sütun başlıklarını kullansalar da o dönemin düzeni ile alakası yoktur- bile kullanmışlardır. Aynı zamanda çok sayıda heykelle süslenmiştir.
Romanesk Mimarisinde şatolar, şehir duvarları, belediye binaları, katedraller ve manastırlar yapılmıştır.
Romanesk Mimari ve Taç Kapı
Açıklıkları küçük olsa da gösterişi fazla kapılar bulunurdu. Bir çok girişte oyma rölyefler bulunurdu. Kapının etrafı taç kapı olarak adlandırılırdı. Gelenlerin ilgisini çeken bol işlemeli rölyefler bulunurdu. Genelde mimari yapısı birbiriyle benzer olan rölyefler bulunurdu. Estetik açıdan etkili olan bu süslemeler aynı zamanda anlam bakımından da önemliydi. Halka incili indirebilmek ve öğretebilmek adına İncil’de geçen olayları ve suretleri buralarda anlatırlardı. Ziyaretçiyi çeken en büyük özellikte onların hikayeleriydi. Benzer şekilde pencere üstü süslemelerde bulunurdu.
Romanesk Mimari Örneklerinden Sainte-Foy Manastırı-Kilisesi
Kilise zamanında pagan tanrılarını reddeden bakire bir şehide olan Azize Faith adanmıştır. Kilisenin içerisinde azizeye ait eserler bulunmakla beraber ince işçilikle yapılan altın bir heykelde bulunmaktadır. Ziyaretçileri doğru ağırlayabilmek için mimarlar geleneksel Latin Haçı Bazilikasında değişiklikler yapmışlardır. Yan koridorları genişletmişler ve üstüne ikinci kat balkonu yapmışlardır. Kilisede net bir şekilde bazı Romanesk mimarinin özellikler görülebilmektedir. Ana girişin üzerinde kemer olması ve ön kapıların arasında dikey şekilde oturtulmuş sütunların olması gibi.
Romanesk Mimari (Romanesk Sanatı) benzeri yazıları okumak için buraya tıklayabilirsiniz.