
Divan Edebiyatı Tarihi
Divan Edebiyatı nedir? Osmanlı döneminin en önemli edebiyat faaliyeti, birçok bilim adamının kültürel yabancılaşmanın ürünü olduğunu iddia ettiği, çoğunlukla Arap ve İran sanatının bir uyarlamasıydı. Medrese (ilahiyat okulu) eğitimi ve dini bilgisi olan kişilere hitap ediyordu. Bununla birlikte, kitleler tarafından takdir edilmedi veya okunmadı ve bu nedenle sadece mahkeme literatürü olarak kaldı. Dili, daha sonra Osmanlı Dili olarak adlandırılan Türkçe, Arapça ve Farsça’nın bir karışımıydı. Ayrıca bu tür çoğunlukla şiir üretse de tarih kitapları, mektuplar ve gezi notları da üretmişti.

divan edebiyatı
Dehhani, Kadı Burhaneddin, Nesimi ve Ahmedi on dördüncü yüzyılda Divan şiirinin ilk ustalarıdır. 15. yüzyıldan itibaren Türk divan şairleri Fars şiirinin tüm özelliklerini benimsemiştir. Din dışı konularda ise divan edebiyatının en ünlü şairleri Şeyhi, Ahmet Paşa ve Necati’dir. Süleyman Çelebi de türünün diğer örneklerinden yalın, coşkulu ve samimi diliyle ayrılan dönemin en ünlü dini şiiri Mevlidi yazmıştır. Bugün hala bazı dini toplantılarda okunmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin siyasi gücünün zirvesine ulaştığı on altıncı yüzyılda, sanat ve edebiyat da altın çağını yaşadı. Aslında Batı ve Doğu kültürlerinin ilgi odağı olan İstanbul, Anadolu, Balkanlar ve Ortadoğu’da yaşayan birçok sanatçıyı kendine çeken bir merkez haline geldi. Bu durum, büyük edebiyat ustalarının yetişmesine zemin hazırladı, ancak aynı zamanda Türkçeyi yabancı unsurlarla dolu ve anlaşılması zor Osmanlı diline de dönüştürdü. Fuzuli, Türk divan şiirinin en bilinen adıdır. Dönemin diğer ünlü şairlerinden bazıları ise dilini akıcı kullanmasıyla tanınan Baki, Zati, Nev’i ve Bağdatlı Ruhi idi.
Nedim ile özdeşleşen on sekizinci yüzyıl Divan şiiri, sadece saray edebiyatı olmaktan, kitlelere daha az yabancı bir dil kullanan bir türe dönüşmeye yavaş yavaş başladı. Bu dönemde halk şiiri Divan edebiyatı alanını etkiledi; dil bir ölçüde arındırılmış ve yerel konular şiirlerde konu olarak kullanıldı. Nedim ile gündelik olaylar şekillenmiş ve şiire girmiştir ve “şiirde ihtişam” idealinin yerini “hassas şiir” üretme fikri almıştır. Nedim’in açılışını yaptığı bu çağ, yüzyılın son çeyreğinde Şeyh Galip’in eserlerinde devam etti.
Divan edebiyatının özellikleri
Birçok Divan dönemi yazarı, halk için yazılan eserlerde basit bir dili benimdi, ancak entelektüellere yönelik yapıtlarında ise retorik bir üslup tercih ettiler. Ancak zamanla bir orta nokta bulundu ve sözlü dilden oldukça farklı olan ancak retorik tarzı nadiren kullanan bir düz yazı geliştirildi. Aşıkpaşazade, Aşık Çelebi, Evliya Çelebi, Naima, Kocibey ve Mercimek Ahmet bu dönemin önde gelen yazarlarıdır.

Divan edebiyatı tarihi
On dokuzuncu yüzyıl, yenilenme ve değişim arayışının artan gücüyle baş edemeyen Divan edebiyatının çöküşüne tanık oldu. Aynı konuları, aynı anlatım tekniklerini ve aynı yapıları tekrarlayarak kendini tüketen Divan edebiyatı, Batı Kültürünün etkisiyle yerini yavaş yavaş Türk edebiyatına bıraktı. Ancak Divan edebiyatı günümüze kadar hala etkisini devam ettirdi ve ifadelerin vecizliği, sanatın ince çizgisinin naifliği ile bizlere önemli detaylar bıraktı.
Divan edebiyatı nedir gibi tarih alanında yazılar okumak için buraya tıklayınız.