Tarih

100. Yılında Çanakkale

Biz o kadar barışçıl olduk ki, binlerce kilometre öteden gelip, vatan toprağını işgal eden, dedemi sağlık çadırında dahi katleden bir zihniyete barış mesajları verir olduk. Sanki savaşı kaybetmişiz de onlar bize sahip çıkmış barış göstermişler. Siz Çanakkale‘nin geçildiğini bir görseydiniz, o barış mesajlarının ne kadar sahici olduğunu tarih kitaplarından değil bizzat üzerinizde bıraktıkları etkilerinden öğrenirdiniz.

çanakkale boğazı

Çanakkale Boğazı

Barış kelimesini Ahmet Vefik Paşa Lugat-i Osmani’sinde sulh etmek, yani anlaşmak olarak görüyor. Şimdi kendimize soru sorular sorma zamanı.

1-) Küfür, gerçekten bizimle anlaşarak mı geri döndü?

2-) Eğer anlaşma söz konusu ise neden 3 sene sonra İstanbul’u işgal ettiler?

3-) Bizler her fırsatta barış mesajları vererek, gerçekten samimi miyiz?

Çanakkale

Bu soruları herkesin kendi vicdanı ölçüsünde cevaplamasını isteyeceğim. Çanakkale’ye gelen bir yabancı kafilesi boğaza nazır bir otelde denize bakarken içi sıkılmalı, atalarını nasıl denize gömdüğümüzü sürekli kafasından geçirmeli. Şehir de bunu onlara hissettirmeli. Sahi biz barışa ev sahibi idik değil mi? O halde kaldıralım şehrin girişindeki savaş toplarını. Ne zaman adam olacağız? Suratımıza okkalı bir şamar atan İngiliz‘e neden diğer yanağımızı çeviriyoruz. Buyurun bir ayet. “Sen onların dinine uymadıkça ne Yahudiler ne de Hristiyanlar senden asla hoşnut ve razı olmayacaklardır…” 2:120-

Omzunda ingilizi taşıyan askeri masumiyet sembolü olarak kullandığımız kadar, Yarbay Hasan’ı can çekişen bir Fransıza yardım etmek için gittiği zaman Fransız’ın yaptığını da anlat!

çanakkale

İngiliz’i taşıyan asker heykeli

Barışı isteyelim, ona göre yaşayalım. Eğer barıştan kastımız huzur içinde yaşamaksa bunu canı gönülden isteriz fakat şehrin her yerine omzunda İngilizi taşıyan askeri koyma. Bazen Koca Seyit’ide koy. Zira onlar buraya barış için gelmediler!

Diyoruz ki, “Biz barışa değil, şehitliğe şühedaya ev sahibiyiz.”

Bilmem anlatabildik mi?

Hoşunuza gittiyse buradan devam edebilirsiniz.

You may also like

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

More in:Tarih